Hiç kuşku yok; AKP ile cemaatin, çağdaş Atatürk Türkiye Cumhuriyetine “üniter ulus devletine” karşı ortaklaşa yürüttükleri “Karşı Devrim Hareketi” şimdiki halde, başarıya ulaşmıştır. Miladı, AKP’nin, büyük çoğunlukla, iktidarı ele geçirdiği 2002! Bu hareket bugün,“Devletin” devlet kadrolarının ele geçirilmesi, Cumhuriyetin önde gelen ilkelerinin ortadan kaldırmasıyla, kemale ermekte! .Onlardan bir yazar, “hareketin” başarılarını sayıyor ve açıkça, “Artık, bu yoldan dönüş yok!” diyor!

“Karşı Devrimi” AB, satılmış bilcümle yalakalar, sözde “liberal” aydınlar gafiller destekliyorlar! Gafiller, duvardaki yazıyı,“karşı devrimin” sonunda kendilerine karşı da döneceğini göremiyorlar. Hepsinin maksadı, Türkiye Cumhuriyetini devirmek ve yerine bir 2. Cumhuriyeti getirmek! Bu Cumhuriyet sonunda nasıl ve kimlerin Cumhuriyeti olur? Başka mesele!
Aslında çiçekler gözlerimizin önünde büyüdü ve çağdaş Atatürk Türkiye’si değişti, “Olamaz” dediğimiz her şey oldu, oluyor. Anayasa Mahkemesinin “Laikliğe karşı eylemlerin odağı” olduğu hükmünü verdiği ve fakat Haşim Kılıç’ın direnişinden dolayı kapatamadığı AKP iktidarda ve “Karşı Devrimin öncüsü!”

Son hedefleri yargıyı baskıları altına almak ve Orduyu teğmenlerden generallere kadar sindirmek, halkın Orduya olan güvenini sarsmak!
Bizim ya gafil ya da paralı yazar ve aydınlar buna “özgürlük- demokrasi” diyorlar, 2.Cumhuriyet kuruluyor diye bayram ediyorlar... Oktay Ekşi; “Bu devletin kuruluş felsefesine ihanet edenler” listesinden söz ediyor. Bu listede YÖK Başkanı Özcan’dan daha yüksek makamlarda bulunanlar var!

Orman
Her konuda her sözünde keramet, geniş görüşlülük bulunan Mustafa Kemal “söz konusu vatansa gerisi teferruat” demişti. Ancak bütün şeytanlar şeytanlıklar, “teferruatta”, dibine yıllarca varılamayacak ve “karşı devrim ekseninde yürütülen” Ergenekon kampanyasında, “Kürt açılımında” ve tabii eşkıya başı Apo’nun, 15 Ağustos’ta lütfen açıklayacağı “yol haritasında”, AB kriterlerinde, Ermenistan, Kıbrıs ve Ruhban Okulları “açılımlardan”, Abdullah Gül’ün vaat ettiği “iyi şeylerde”.

Türkiye aleyhinde ne varsa onu destekleyenler, TC üzerine örttükleri melanet hırkasını gergef gibi işliyorlar...

Ben de, bir komplo teorisi üretmekten kendimi alamıyorum. “Albay Dursun Çiçek” belge olmayan belge, kâğıt parçası olayında olduğu gibi, öylesine büyük yalanlar uydur, çeteler icat et ki, kamuoyu ”bu kadarı da olmaz; acaba-belki“ demeye getirilsin... “Karşı Devrimciler” “birilerinden”, yabancı uzmanlardan,“psikolojik savaş yöntemleri” derslerini iyi öğrenmişler, maharetle uyguluyorlar! Asıl fesat çetesi de bu.

Ama unutmasınlar ki bu gibi “karşı devrim” hareketleri, sonunda, “karşı devrimciler”çaldıklarını paylaşmak için, biri birlerini yerler, en sonunda da eski kurulu düzen, “restorasyonla” gene yerine oturur...

Oktay Ekşi, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın şahsında uyarıyor: “Birileri, devletin kuruluş felsefesine ihanet edenlerin listesini hazırlar, tarihe bunu tevdi ederler. Restorasyon” da pahalıya mal olur! Hele gaflet devam eder de, o Cumhuriyet düzeninden geriye, kurtarılacak bir şey kalmamışsa... “Geriye dönüşü olmayan noktayı” geçtik mi?

Albay Dursun Çiçek
Bu dehşet çetesi karşısında, acze düşüldüğünün canlı delili; Albay Dursun Çiçek, hakkındaki tahkikat devam ettiği için, hak ettiği Amiralliğe terfi edemeyecekmiş! Ben olsam, karşı devrimcilerin, Ordu düşmanlarının, gözlerinin içine bakarak, Albayı Amiral yapardım!